Tasarım Hakkına Tecavüz-Haksız Rekabet-Maddi ve Manevi Tazminat
• TASARIM HAKKINA TECAVÜZ ( Maddi ve Manevi Tazminat - Davacı Markasıyla Örtüşen Ticaret Ünvanını Marka İzlenimi Yaratacak Şekilde Kullandığı İddiası Bilirkişi Aracılığı İle İncelenmeden Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Davacı Markasıyla Örtüşen Ticaret Ünvanını Marka İzlenimi Yaratacak Şekilde Kullandığının İleri Sürüldüğü - Mahkemece Davacının Bu İddiası Bilirkişi Aracılığı İle İncelenmeden Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )
• HAKSIZ REKABET ( Tasarım Hakkına Tecavüz Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat - Davacı Markasıyla Örtüşen Ticaret Ünvanını Marka İzlenimi Yaratacak Şekilde Kullandığı İddiası Bilirkişi Aracılığı İle İncelenmeden Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )
• TİCARET ÜNVANININ KULLANILMASI ( Maddi ve Manevi Tazminat - Davacı Markasıyla Örtüşen Ticaret Ünvanını Marka İzlenimi Yaratacak Şekilde Kullandığı İddiası Bilirkişi Aracılığı İle İncelenmeden Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )
ÖZET : Dava, tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini ile hüküm özetinin ilanı istemine ilişkindir. Taraflar arasında daha önce görülen davada, davalının davacı adına tescilli markaları kullanmak suretiyle haksız rekabette bulunduğunun tespit ve önlenmesine karar verilmiş ve karar kesinleşmiştir. Davacı vekili tarafından yaptırılan tespitte alınan bilirkişi raporunda ise, davalının ürünlerine ait ambalajlarda, kendi ticaret ünvanı ile markasını, haksız rekabet oluşturacak şekilde kullandığı bildirilmiş, bu rapora davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ise, davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, diğer taleplerin yanında, taraflar arasında daha önce görülen davada verilen karara rağmen davalının eylemlerini sürdürdüğü ve davacı markasıyla örtüşen ticaret ünvanını, marka izlenimi yaratacak şekilde kullandığı ileri sürülerek, bu nedenle de tazminat talebinde bulunulduğuna göre, mahkemece davacının bu iddiası bilirkişi aracılığı ile incelenmeden eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın bozulması gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 31.2.2005 gün ve 2003/558-2005/79 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 5.3.2007 gün ve 2006/692-2007/3891 sayılı ilamı ile;
( ... Davacı vekili, yer karosu desenleri konusunda müvekkili adına tescilli tasarımların aynısının, hem de kötü üretim nedeniyle müvekkilinin itibarını zedeleyecek şekilde, davalı tarafından üretilip satıldığını, ayrıca taraflar arasında daha önce yapılan yargılama sonucunda, davalının, müvekkiline ait tescilli markaları kullanarak yaptığı haksız rekabetin önlenmesine karar verildiği halde, hem müvekkili adına tescilli markayı ticaret ünvanı olarak kullanmak, hem de marka izlenimi yaratacak şekilde kullanmak suretiyle, mahkeme kararı ile yasaklanan fiilini devam ettirdiğini ileri sürerek, tasarım hakkına tecavüz nedeniyle ( 120.000.000.000 ) TL. maddi ( 10.000.000.000 ) TL. manevi tazminat ile haksız rekabet fiilinin devamı nedeniyle ( 120.000.000.000 ) TL. maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, davalının tecavüzünün önlenmesini, hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı adına tescilli tasarım belgesinin hükümsüzlüğü için dava açıldığını, müvekkilinin sadece kendi ticaret ünvanını, ürettiği ürünlere ait ambalajlar üzerinde kullandığını, marka izlenimi vermelerinin de söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlara dayanılarak, davacının dava konusu tasarım tescil belgelerinin hükümsüzlüğüne karar verilip kesinleştiği, hükümsüzlük kararlarının geçmişe etkili sonuçlar doğuracağı, dolayısıyla davacının artık tasarım hakkına dayanamayacağı, davacının tescilli markalarının "ESER FLOOR", "SERFLOOR", "SERFLEKS", davalının ise "DESEN FLOOR", "ESEN FLOOR" ve "DESEN FLEX" sözcüklerinden oluştuğu, davalının tescilli ticaret ünvanını kullanmasının hukuka aykırılık oluşturmayacağı, "FLEKS" ibaresinin "esnek" anlamına gelip nitelik belirttiğinden ayırt edici özelliğinin bulunmadığı, davacının markalarındaki ayırt edici sözcüklerin "SER" ve "ESER" olduğu, bu durumda davalının "DESENFLEX" markasının davacı markalarıyla iltibas yaratmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, tasarım hakkına tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini ile hüküm özetinin ilanı istemine ilişkindir.
Taraflar arasında daha önce görülen davada, davalının davacı adına tescilli markaları kullanmak suretiyle haksız rekabette bulunduğunun tespit ve önlenmesine karar verilmiş ve karar 07.04.2000 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı vekili tarafından 22.01.2003 tarihinde yaptırılan tespitte alınan bilirkişi raporunda ise, davalının ürünlerine ait ambalajlarda, kendi ticaret ünvanı ile markasını, haksız rekabet oluşturacak şekilde kullandığı bildirilmiş, bu rapora davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta ise, davacı vekilince sunulan dava dilekçesinde, diğer taleplerin yanında, taraflar arasında daha önce görülen davada verilen karara rağmen davalının eylemlerini sürdürdüğü ve davacı markasıyla örtüşen ticaret ünvanını, marka izlenimi yaratacak şekilde kullandığı ileri sürülerek, bu nedenle de tazminat talebinde bulunulduğuna göre, mahkemece davacının bu iddiası bilirkişi aracılığı ile incelenmeden eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, kararın bozulması gerekmiştir... ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 7.3.2007 gün ve 2007/11-94-113 sayılı; 28.3.2007 gün ve 2007/154-168 sayılı kararlarının da aynı yönde bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 09.03.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Av. Mesut YILDIRIM