Belgede Sahtelik İddiası - Uygun İlliyet-Araç Satış Bedeli İade Talebi
T.C. Yargıtay Başkanlığı - 3. Hukuk Dairesi
Esas No.: 2016/20433
Karar No.: 2017/2370
Karar tarihi: 02.03.2017
satış bedeli • hile • maddi tazminat davası • belgenin sahteliğinin iddiası • uygun illiyet bağı • özen yükümlülüğü • ağır kusur
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 35 AV 5792 plakalı aracı Fethiye 1. Noterliğinin 07/01/2013 tarih ve 106 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile 20.500,00 TL bedelle satın aldığını, satış işlemine dayanak davalı noterlikçe 04/01/2013 tarih ve 69 yevmiye nolu Emir Tamer isimli kişinin sahte nüfus cüzdanı ile düzenlenen vekaletnamenin sahte olması nedeniyle ceza soruşturması kapsamında araca el konulduğunu, Dalaman Noterliğince yapılan işlem ile düzenlenen sahte vekaletname nedeniyle zarar gördüğünü belirterek, davalının gerekli özen ve dikkati göstermediğini, araç satış bedeli olan 20.500,00 TL nin ödeme tarihi olan 07/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; soruşturma dosyasının sonucunun beklenilmesi gerektiğini, sahte olduğu iddia edilen nüfus cüzdanının iğfal kabiliyetin olmadığını uzman bilirkişilere tesbit ettirilmesi gerektiğini, gereken dikkat ve özen gösterilerek sıkı kontrol ve incelemeden sonra gerçeğe ve hukuka uygun olarak vekaletname yapılmış olduğunu, noterin sorumluluğunu gerektiren illiyet bağının kesilmiş olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iğfal kabiliyeti bulunan nüfus cüzdanını kullanan üçüncü kişinin eylemi kusursuz sorumlu olan davalının sorumluluğunu gerektirecek illiyet bağını kestiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Noterlik Kanunu'nun 162.maddesine dayalı noterin kusursuz sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Noterlik Kanunu'nun 1.maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti niteliğinde bulunduğu, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendiren bir kurum olduğu belirtilmiştir.
-2-
Görevi belge ve işlemlere resmiyet kazandırmak olan noterlerin yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluk olarak kendini göstermektedir. Hâlen yürürlükte bulunan 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde noterlerin hukukî sorumlulukları hüküm altına alınmış ve bu maddede kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. (Nart, Serdar, Noterlerin Hukukî Sorumluluğu, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt. 11 Özel s. 2009, s.425-452, Düzgün Aslan Ülgen, Noterlerin Meslekî Sorumluluk Sigortası s. 492, 494- Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C.XVII, Y. 2013, s. 1-2)
Uygulamada; noterler aleyhine, en çok otomobil ve taşınmaz alım satımlarında meydana gelen zararlar bakımından dava açılmaktadır. Bu davalarda; aracın haksız zilyetleri tarafından kullanılan sahte kimlik, vekâletname veya araç trafik tescil belgelerinin sahteliğinin noterlerce ve çalışanları tarafından belirlenip belirlenmediği hususları araştırma konusu olabilmektedir. Tüm bu durumlarda noterin veya çalışanının kimlik veya belge üzerinde yeterli incelemeyi yapıp yapmadığı, dolayısıyla özen yükümlülüğüne uygun davranıp davranmadığı araştırılmaktadır. Noterin ilgililerin hukukî menfaatlerini korumak için araştırma ve aydınlatma görevi vardır. Noterlik Kanunu'nun 72.maddesine göre; noter, iş yaptıracak kimselerin kimlik, adres ve yeteneğini ve gerçek isteklerinin tamamını öğrenmekle yükümlüdür. Bu cümleden olarak noterin veya çalışanının her zaman belgenin sahte olup olmadığını anlamasını ve tetkik etmesini yani grafolojik bir inceleme yapması beklenemez. Ancak; belgenin veya kimliğin ilk bakışta sahte olup olmadığı veya kimlikte şekli anlamda var olması gereken bir bilginin olmaması yahut olmaması gereken bir ibarenin bulunması noter veya çalışan tarafından dikkat edilmesi gereken hususlardandır. Bu gibi hâllerde noterin veya çalışanının gerekli özeni göstermesi beklenir. Aksine davranış özen yükümlülüğünün ihlâlidir.
Yargıtay uygulamasına göre; belgenin sahteliği hususundaki en önemli kıstas belgenin veya kimliğin aldatma yeteneğine (iğfal) sahip olup olmamasıdır. Yargıtay bir çok kararında; aldatma (iğfal) yeteneği bulunan belgelerin kullanılmasını üçüncü kişinin ağır kusuru olarak nitelendirmiş ve noterin sorumluluğu bakımından illiyet bağını kestiğini kabul etmiştir. Zarar doğuran işlem veya eylemde aldatma (iğfal) kabiliyetine sahip bir kimlik veya belgesinin kullanılması hâlinde noterin sorumluluğunun doğmayacağının kabul edilmesi gerekir. Ancak detaylı bir incelemeyle ortaya çıkacak sahteliğin fark edilmesi noter veya çalışanından beklenemeyecek bir durumdur.
Somut olayda; Serhat Göz adlı kişinin kimlik bilgileri kullanılarak tanzim edilen sahte nüfus cüzdanıyla Dalaman Noterliğinden 04.01.2013 tarihli Emir Tamer adına vekaletname çıkarılmış ve sözkonusu vekaletnameye istinaden davacı, Emir Tamer'den 35 AV 5792 plakalı aracı Fethiye 1. Noterliğinin 07/01/2013 tarih ve 106 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesi ile 20.500,00 TL bedelle satın almıştır. Dosya kapsamından; Serhat Göz'e ait kimlik bilgilerinden 'birey sıra nosu' ile sahte olarak düzenlenmiş ve davalı notere ibraz edilmiş bulunan nüfus cüzdanındaki bilgilerin farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Resmi işlem yapma görevini üstlenmiş ve teknolojinin gelişmesi ile kimlik paylaşım sistemi gibi kolaylıklara kavuşmuş olan noterin daha fazla bilgi ve tecrübeye sahip olması nedeni ile daha üst düzeyde dikkat ve özen görevi bulunmaktadır.
O halde mahkemece; 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 162/2. maddesi uyarınca, noter katibinin eylemi ile davacının zararı arasında uygun illiyet bağının bulunduğu ve zararın tazmininde, davalı noterin kusursuz sorumluluğunun olduğu kabulü ile yapılacak yargılama neticesinde hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Av. Mesut YILDIRIM