Basın Yolu İle Kişilik Haklarına Saldırıdan Dolayı Manevi Tazminat İstemi

Basın Yolu İle Kişilik Haklarına Saldırıdan Dolayı Manevi Tazminat İstemi

Basın Yolu İle Kişilik Haklarına Saldırıdan Dolayı Manevi Tazminat İstemi

T.C. Yargıtay Başkanlığı - 4. Hukuk Dairesi

Esas No.: 2016/8476
Karar No.: 2017/1267
Karar tarihi: 02.03.2017

manevi tazminat • tazminat davası

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 23/11/2015 gün ve 2014/17372 - 2015/13387 sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla HUMK’un 440-442. maddeleri uyarınca tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine ve aynı kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanun'un 2. ve 4/b-1. maddeleri gereğince takdiren 271,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine ve aşağıda yazılı ret karar harcının karar düzeltme isteyene yükletilmesine 02/03/2017 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı manevi tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalıların temyizi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda, yazının sert eleştiri niteliğinde olduğu, bu nedenle davanın reddi gerektiği belirtilerek bozulmuş, davacı tarafın karar düzeltme istemi ise Dairemiz çoğunluğunca reddedilmiştir.

Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık dava konusu yazıda matufiyet unsurunun bulunup bulunmadığı konusundadır. Zira sayın çoğunlukça matufiyetin gerçekleştiği kabul edilerek davanın esastan reddinin gerektiği gerekçesi ile bozulan karara yönelik karar düzeltme talebi reddedilmiştir.

Oysaki yazıda matufiyet unsurunun bulunduğunu kabul etmek mümkün değildir.

Şöyle ki,

Davalı "...." başlıklı yazısında, kendisinin öğretmeni olup, daha sonra çok etkili ve yetkili bir makama geldiğini belirttiği bir şahsın, beklemediği davranışlarını sıralamıştır. Yazıda davacının adı geçmediği gibi, milletvekili sıfatından da bahsedilmemiştir. İçeriği itibariyle yazıda kastedilenin davacı olduğunun normal düzeydeki bir okuyucu tarafından anlaşılması mümkün değildir. Zaten böyle olduğu için davacı ve davalının öğretmenliğini yapan....isimli şahıs davalı hakkında şikayetçi olmuş, .... Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonunda yazıda kastedilenin hangi şikayetçi olduğu belirtilmeksizin her ikisi de müşteki olarak gösterilerek davalı hakkında hakaret suçundan kamu davası açılmış, yargılama sonunda yazıda kastedilenin davacı olduğu belirtilerek bu fiilden dolayı mahkumiyet, ....'e yönelik fiilden dolayı beraat kararı verilmiş, ancak daha sonra 6352 sayılı Kanun uyarınca müştekiler (katılanlar) yönünden bir ayrım yapılmaksızın, kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmiştir.

Olayın bu gelişimine göre, yazıyı davacı dışında davalının bir başka öğretmeni de kendi üstüne almış ve cezai yönden yasal yollara başvurmuştur. Soruşturma sonunda Cumhuriyet savcısı tarafından bile kime yönelik olduğu konusunda belirleme yapılmamış olan yazı için matufiyet unsurunun gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir.

Bu nedenle; karar düzeltme talebinin kabul edilerek; Dairemizin davanın esastan reddi gerektiğine ilişkin bozma kararının kaldırılıp, kararın, davanın matufiyet şartı gerçekleşmediğinden reddedilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun karar düzeltme talebinin reddine ilişkin kararına katılmıyorum. 02/03/2017

Av. Mesut YILDIRIM
Whatsapp ile görüş