Marka Hakkına Tecavüz-Haksız Rekabet
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E. 1997/11-836 K. 1997/1071
T. 17.12.1997
• HAKSIZ REKABET ( Manevi tazminat )
• MARKA HAKKINDA TECAVÜZ ( Manevi Tazminat )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Haksız rekabet ve markaya tecavüz )
• BASİRETLİ TACİR ( Marka hakkına tecavüz )
6762/m.58
818/m.49
ÖZET:Marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet esas itibariyle bir haksız fiil olup, ticaret ile uğraşan davalının basiretli bir tacir gibi davranması, özellikle bayileri tarafından satışa sunulan davacı ürünlerinin, üstelik taklit edilmiş benzerlerinin rast gele piyasadan alıp satış için işyerinde bulundurmaması gerekir.
Mahkemece marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin varlığı kabul edildiğine göre, davalının iyi niyeti ve kusursuz olduğundan bahisle manevi tazminata ilişkin istemlerin reddi isabetsizdir.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “Tescilli Markaya vaki tecavüzün men’i ve Alacak “davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.11.1996 gün ve 1995/298-1996/589 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 25.3.1997 gün ve 1997/1680-2101 sayılı ilamı:
( ... Davacı vekili, müvekkilinin tescilli “loft” markası ile giyim eşyası üretip pazarladığını, müvekkillerinin bu mamullerinin ancak sözleşme imzalayan bayiileri vasıtasıyla satılabileceğini davalının ise bayi olmadığı gibi, taklit “loft” markalı kalitesiz ürünleri iş yerinde pazarladığını, bu hususun markaya tecavüz ve haksız rekabet olduğunu ileri sürerek haksız rekabetin tespit ve men’ine, şimdilik ( 5.000.000 ) TL maddi ve ( 250.000.000 ) TL. manevi tazminatın tahsiline, ilana karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ürünleri dava dışı Birsel Ltd. Şti.’nden fatura karşılığı olarak satışa sunduğunu taklit olduğunu bilmediğini, aleyhine haksız rekabet davası açılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere nazaran, davalının, davacı markası ile iltibasa imkan verir şekilde taklit markalı ürünleri işyerinde bulundurarak pazarladığı, bu hususun marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet olduğu, ancak, maddi ve manevi tazminat istenebilmesi için davalının kusurunun varlığının gerektiği, oysa, davalının söz konusu ürünleri dava dışı firmadan alarak pazarlamış olup, esasen iyi niyetli olduğunun davacı tarafından da kabul edildiği, bu durumda tazminat isteminin yersiz olduğu gerekçesi ile, davanın kısmen kabulüne, davalı eyleminin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespit ve men’ine, elde edilen ürünler üzerindeki “loft” markası ve diğer tanıtma vasıtalarının imhasına, maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, ilana karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TTK.‘nun 58 nci maddesi hükmüne göre haksız rekabet nedeni ile zarar gören kimsenin isteyebileceği şeylerden birisi de kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini ile BK.’nun 49 uncu maddesinde gösterilen şartlar varsa manevi tazminat olup, BK.’nun 49 maddesi, daha geniş bir kavram olan “şahsi menfaatin ihlali” esasına dayandığı halde, TTK.’nun 58 nci maddesi sadece “iktisadi menfaatin ihlaline” ve hatta böyle bir tehlikeye maruz kalınmasına istinat etmektedir. Mahkemece, davalı eyleminin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet olduğu tespit edilerek men’ine karar verilmiş ve bu gerekçe davalı tarafından temyiz edilmemiştir. Marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet esas itibariyle bir haksız fiil olup, ticaret ile uğraşan davalının basiretli bir tacir gibi davranması, özellikle bayiileri tarafından satışa sunulan davacı ürünlerinin, üstelik taklit edilmiş benzerlerini rastgele piyasadan alıp satış için işyerinde bulundurmaması gerekir. Öte yandan davacı vekili, imzası ile tasdik ettirilmeyen 3.7.1995 tarihli celsedeki beyanının zapta sehven maddi hata ile yanlış geçirildiğini, 4.7.1995 tarihli dilekçesi ile açıklamış ve yargılama sırası maddi tazminat taleplerinde neye dayandıklarını açıklamıştır. Bu durumda mahkemece, davacı yararına taktir edilecek maddi ve manevi tazminata da hükmetmek gerekirken, davalının iyi niyetli ve kusursuz olduğundan bahisle bu yöne ilişkin istemlerinin reddi doğru olmamıştır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda derinilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI :
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.
Av. Mesut YILDIRIM