Marka İhlali Nedeniyle Tazminat

Marka İhlali Nedeniyle Tazminat

Marka İhlali Nedeniyle Tazminat

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E. 2008/11-1 K. 2008/35

T. 30.1.2008

• MARKA İHLALİ NEDENİYLE TAZMİNAT ( Davacı Ürünlerde Rastlanmayan İmalat Hata ve Kusurlarının Neden Davalı Taraf Ürünlerinde Yer Aldığı Anılan Hususun Bedelsiz Verilen Bir Muvafakatin Geri Alınması İçin Haklı Bir Neden Oluşturup Oluşturmadığı Üzerinde Durulması Gerektiği )

• MARKANIN İTİBARINA ZARAR VERİLMESİ ( Davacı Ürünlerde Rastlanmayan İmalat Hata ve Kusurlarının Neden Davalı Taraf Ürünlerinde Yer Aldığı Anılan Hususun Bedelsiz Verilen Bir Muvafakatin Geri Alınması İçin Haklı Bir Neden Oluşturup Oluşturmadığı Üzerinde Durulması Gerektiği )

• İZİNSİZ İMALAT ( Marka İhlali Nedeniyle Tazminat - Dava Açılmasından Sonra ve Üstelik de 1. Numune Alınmasından Sonra Yapılacak İkinci Bir İnceleme İçin İmalatların Kusurdan Arındırılabileceği Olgusunun da Göz Önünde Bulundurulması Gerektiği )

• KUSURLU İMALAT ( Dava Açılmasından Sonra ve Üstelik de 1. Numune Alınmasından Sonra Yapılacak İkinci Bir İnceleme İçin İmalatların Kusurdan Arındırılabileceği Olgusunun da Göz Önünde Bulundurulması Gerektiği )

KHK-556/m.8

ÖZET : Davada esas olan muvafakatle davacı markasını kullanan davalının markanın itibarına zarar verip vermediği hususu olduğundan incelenmesi gereken davacı taraf ürünleri değil, davalı taraf ürünleridir. Mahkemece gerek bu husus ve gerekse de aynı şekilde ve şartta alınan davacı ürünlerde rastlanmayan imalat hata ve kusurlarının neden davalı taraf ürünlerinde yer aldığı, anılan hususun bedelsiz verilen bir muvafakatin geri alınması için haklı bir neden oluşturup oluşturmadığı üzerinde durulup, dava açılmasından sonra ve üstelik de 1. numune alınmasından sonra yapılacak ikinci bir inceleme için imalatların kusurdan arındırılabileceği olgusu da göz önünde bulundurularak ve gerektiğinde bu hususta yeni bir bilirkişi kurulundan eski raporlarda yer alan tesbitleri de irdeleyen yeni bir rapor alınması gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki “marka ihlali-tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen 28.12.2004 gün ve 2004/13-394 sayılı kararın incelenmesi Davacı Uzungil İnşaat Turizm Çikolata ve Şekercilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 16.03.2006 gün ve 2005/4384-2006/2736 sayılı ilamı ile karar birleşen dava yönünden bozulup, asıl dava yönünden davacının temyiz istemleri reddedilmiş ise de bu kez davacı Uzungil İnşaat Turizm Çikolata ve Şekercilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 29.09.2006 gün ve 2006/7064-9518 sayılı ilamı ile;

( ... Davacı vekili, müvekkilinin tescilli “Uzungil” markasının davalılardan Uzungil Şekerleme ve Gıda San. Ltd. Şti.nce kullanılmasına dair verilen iznin geri alınmasına karşın diğer davalı ile birlikte haksız kullanmaya devam ettiklerini ileri sürerek, markaya tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesine, davalının ticaret unvanından “Uzungil” ibaresinin çıkartılmasına 1 milyar TL maddi, üç milyar TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddini istemiş, asıl davalılardan Uzungil Şekerleme ve Gıda San. Ltd. Şti. vekili olarak davacı-davalı aleyhine açtığı birleşen davada, müvekkilinin “Uzungil” ibaresi üzerinde 556 sayılı KHK.nin 8/3 ve 8/5 nci maddeleri anlamında bir sınai hak sahibi olduğunun tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı-davalı vekili, birleşen davanın reddini istemiştir.

Mahkemece asıl davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın davacı yararına bozulmasından sonra mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce birleştirilen dava yönünden davacı yararına bozulmuştur.

Davacı-davalı Uzungil inşaat Turizm Çikolata ve Şekercilik San. Tic. Ltd. Şti. vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

1-Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve davalı Uzungil Şekerleme ve Gıda San. Ltd. Şti.nin davacı şirketten önce kurulmuş bulunmasına ve şirketin tescil tarihi ile dava tarihi arasında geçen süreye nazaran davacı tarafın “Uzungil” ibaresinin davalı şirketin unvanından terkin edilmesine yönelik talebin M.K.nun 2.maddesi hükmü ile bağdaşmasının mümkün bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Ancak, yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı taraf tescilli “Uzungil” markasına tecavüz edildiğini ileri sürerek markaya tecavüzün önlenmesi, davalı Uzungil Inş. Turizm Çikolata ve Şekerlemecilik San. Tic. Ltd. Şti.nin ticaret unvanından anılan ibarenin çıkartılması ve belirtilen miktarlarda maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsili için asıl davayı açmış, davalı taraf ise muvafakatin süresiz ve şartsız olduğu savunmasının yanı sıra davalı Uzungil Inş. Turizm Çikolata ve Şekerlemecilik San. Tic. Ltd. Şti.’nin eski ortağı bulunan İsmail Uzun’un da daha öncesinden marka üzerinde hak sahibi olduğunu savunmuş, mahkeme ise ilk kararında muvafakatın süresiz ve koşulsuz olduğu gerekçesiyle davayı ret etmiştir. Her ne kadar davanın reddi nedeniyle bu davalının ilk aşamada kararı temyiz etmekte hukuki yararı yok ise de, davacı tarafın hükmü temyiz etmesi üzerine katılma yolu ile gerekçe bakımından kararı temyiz etmesi mümkün bulunduğu halde temyiz isteminde bulunmadığından hüküm kısmına sıkı sıkıya bağlı olan gerekçe yönünden karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi, mahkemece Dairemizin 2001/752 E, 2001/3930 K. Ve 03.04.2001 tarihli bozma kararına uyulması ile de aynı hususta davacı yararına usuli kazanılmış hak doğmuş bulunduğundan, artık bundan sonra davalı Uzungil Şekerleme ve Gıda San. Ltd. Şti. nin eski ortağı İsmail’in de aynı marka üzerinde hakkı olduğu ve bu nedenle de muvafakatin geri alınma koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesine gerek olmadığına işaret eden bilirkişiler görüşüne ve bu yöndeki mahkeme gerekçesine itibar edilemez. Yukarıda da belirtildiği üzere mahkeme gerekçesi bakımından davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğundan Dairemizin 03.04.2001 tarihli bozma ilamında da sadece muvafakat yönünden değerlendirme yapılmış ve bozma da bu kapsamda kalmıştır.

Mahkemece de bu bozmaya uyulduğuna göre artık yapılması gereken muvafakatin geri alınmasının mümkün bulunup bulunmadığı ve bu kapsamda ileri sürülen kötü imalat ve davalı tarafın yetkili mercilerden izinsiz imalat yaptığı iddialarının araştırılması ve İsmail Uzun’un şirketten ayrılmasının bu açıdan haklı bir neden oluşturup oluşturmayacağı ve Dairemiz bozma ilamında da işaret edildiği üzere verdiği müsaadeyi geri alma yetkisi bulunan hak sahibinin geri alma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini saptamak olacaktır.

Kaldı ki, her ne kadar Uzungil Ticaret ve Sanayi Kollektif şirketinin feshinden sonra davalı Uzungil Şekerleme ve Gıda San. Ltd. Şti.nin eski ortağı olan İsmail Uzun’un da anılan markayı kullanabileceği kabul edilmiş ise de, bilahare davacı şirket 30.03.1998 tarihinde “Uzungil” ibaresini hem hizmet ve hem de ticaret markası olarak tescil ettirmiş, davalı Uzungil Şekerleme ve Gıda San. Ltd. Şti. adına yapılan marka başvurusundan ise bilahare vazgeçilmiş ve davalı tarafça da ilgili kurum nezdinde bu vazgeçmenin geçersiz bulunduğu yolunda herhangi bir girişimde bulunulmamış ve markanın kullanılmasına izin verilmesi için davacı şirkete başvurularak markanın kullanılabilmesi için muvafakati alınmıştır. Böyle bir başvurunun yapılması da davacı şirketin marka tescilinin benimsendiği sonucunu doğuracağı gibi dava dışı İsmail’in anılan markayı kurduğu şirkete devir ettiğine dair dosyada bir delile de rastlanmamıştır.

Açıklanan tüm bu nedenlerle mahkemenin dava dışı İsmail Uzun tarafından kurulan davalı Uzungil Şekerleme ve Gıda San. Ltd. Şti.nin markanın sahibi olduğu, zaten gerekli olmayan iznin geri alınmasının markayı kullanmaya engel teşkil etmeyeceği, münfesih kollektif şirket ortaklarının diğerlerinin iznine gerek olmadan tek başlarına veya başkalarıyla birlikte anılan markayı kullanabilecekleri, davalı şirketin kötü imalat vs. şekilde haksız rekabete neden olmadan bu üstün hakka dayalı olarak markayı kullanabileceği şeklindeki gerekçesine itibar olunamaz.

Öte yandan, davalının kötü imalat yaptığını gösteren özel analiz raporları dışında mahkemece alınan numuneler incelenerek Ankara Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’nca hazırlanan 28.11.2002 tarihli raporda aynı gün alınan davacı numunelerinde herhangi bir olumsuzluk tespit edilmediği halde davalı üretici firma tarafından üretilen helva numunelerinde imalat hata ve aykırılıkları tesbit edildiği gibi bazı ürünlerin duygusal kalitesinin yeterli olmadığı belirtilmiştir. Davada esas olan muvafakatle davacı markasını kullanan davalının markanın itibarına zarar verip vermediği hususu olduğundan incelenmesi gereken davacı taraf ürünleri değil, davalı taraf ürünleridir.

Mahkemece gerek bu husus ve gerekse de aynı şekilde ve şartta alınan davacı ürünlerde rastlanmayan imalat hata ve kusurlarının neden davalı taraf ürünlerinde yer aldığı, anılan hususun bedelsiz verilen bir muvafakatin geri alınması için haklı bir neden oluşturup oluşturmadığı üzerinde durulup, dava açılmasından sonra ve üstelik de 1. numune alınmasından sonra yapılacak ikinci bir inceleme için imalatların kusurdan arındırılabileceği olgusu da göz önünde bulundurularak ve gerektiğinde bu hususta yeni bir bilirkişi kurulundan eski raporlarda yer alan tesbitleri de irdeleyen yeni bir rapor alınması gerektiğinden davacı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme itirazlarının kabulüyle Dairemizin 2005/434 E, 2006/2736 K. ve 16.03.2006 tarihli ilamının ortadan kaldırılarak, yerel mahkeme kararının açıklanan bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir... )

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece asıl dava yönünden önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 30.01.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.

Av. Mesut YILDIRIM
Whatsapp ile görüş